AMENTU BILLAHI VE KEFERTU BITTAGUT ALLAHA IMAN ETTIM TAGUTU INKAR ETTIM DEMESI LAZIM VE HAYATINA GECIRIRSE ISLAM OLUYOR ETMIYORSA YA MUSRIK YADA MUNAFIK OLUR.
AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT....
- İman
- Allah imansız işi ve işsiz imanı kabul etmez Hadis-i Şerif
- Allahım, bize hayatta çok şey verdin, merhamet et de, bize bütün bu nimetlere karşı nimet ve şükran duygusu taşıyan bir kalpte ihsan et Herbert
- Bana bu ten gerekmez can gerekir Ebedi dünyada iman gerekir Yunus Emre
- İman çıplaktır, elbisesi takva, süsü utanmak, meyvesi ise ilimdir Hadis-i Şerif
- İman, hayatın kuvvetidir Tolstoy
- İmanın karşısında doğanın sesi kesilir Schiller
- İnanmayan bir gönül, içinde kuş bulunmayan bir kafese benzer Abdülkadir Geylani
Yeryüzünde salah ve fesadın menbaı olan iki kavram vardır: Tevhid ve Tağut. Tevhid salahın menbaı, Tağut ise fesadın kaynağıdır. Tevhid'in olduğu yerde Tağut olmaz, Tağut'un olduğu yerde Tevhid olmaz. Bu ikisinden birisi¬nin olması için ötekinin yok olması gerekir. AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT-ü Teala değişmez hayat mektebimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyu¬ruyor:
"Her kim Tağut'u inkar edip de AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a iman ederse kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. " (Bakara 256)
Dikkat edilirse bu Ayet-i Kerime'de Tevhid ile Tağut bir arada iki zıd kutup olarak gündeme gelmişlerdir. Ta¬ğut'un inkarından sonra AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a iman etmekten ibaret olan Tevhid'e ulaşılır. Tağut'u tasdik ile birlikte Tevhid'e ula¬şılmaz. Aksine Tağut'u tasdik eden bir kimse Tevhid'den mahrum kalır. Çünkü Tevhid; hayatı insanlara değil, Al¬lah'a bağlamaktır. Başka bir ifadeyle Tevhid; AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT-ü Teala'nın ortaya koyduğu her şeyi kabul etmektir. Yani Tevhid; AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'ı birlemektir, Onu bir tek kabul etmektir.
Tevhid; İslam inancının temelini oluşturur. Bir inanç ve hayat anlayışı olarak Tevhid; tarihi tasdikten geçmiş bir değerdir. Bütün peygamberlerin ittifak ettiği ve mesajları¬na temel yaptıkları bir esastır. Sadece kalplerde değil, fiil¬lere yansıyan, insanları kardeşliğe çağıran, evrensel mesaj¬dır, Tevhid. Alemi ve bütün insanlığı ırk, bölge ve imtiyaz gibi sun'i varlığın sırlarını çözmeye davet eden bir düşünce dinamizmidir. İnsanın halifeliğini gerçekleştirmesi için esaslar koyan, hak ve hukuk sistemidir. Dünyayı refahın, huzurun ve saadetin beşiği yapmaya davet eden bir aksi¬yondur. (Şirk ve Müşrik Toplum (Dr. Nadim Macit) Sh:6, Konya / 1992)
Tevhid; Peygamberlerin mesajının kaynağıdır, özüdür. (Şerhu Akidetü Tahviyye (İbni Ebi1 İzz) Sh:69, Beyıut / 1988 4- Nahl Süresi /36) Daha açık bir ifadeyle rabbani davanın değişmeyen esasıdır. AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT-ü Teala hayat rehberimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
"Andolsun ki, biz her ümmete; "Al¬lah'a ibadet edin, Tağut'a kulluktan kaçının" diye (teb¬liğat yapması için) bir peygamber göndermişizdir." (Nahl 36)
Dikkat edilirse peygamberlerin tebliğ ettikleri Tevhid; Ta¬ğut'a kulluktan kaçınıp AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a ibadet etmeye sımsıkı sarıl¬maktan ibarettir. Tevhid; yerde AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT, gökte AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT, evde AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT, mek¬tebde AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT, mahkemede AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT deyip hayatı bir bütün ola¬rak AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'ın hüküm ve yasalarına kayıtsız şartsız teslim et¬mektir. Yani Tevhid; hayatımızda iki ilaha değil, bir tek ilaha inanmak ve boyun eğmektir.
Tevhid; AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT-ü Teala'nın bütün sıfatlarını tam bir tasdikle kabul ve ikrardan ibarettir. AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT-ü Teala hakkın¬da tecsimi, teşbihi, nicelik ve niteliği, zaman ve mekan ka¬yıtlarını reddetmektir. Tevhid; sahili bulunmayan uçsuz bir deryadır.
Tevhid; AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT-ü Teala'nın kulları üzerindeki hakkıdır. Dolayı¬sıyla onun sınırlarını belirlemek yalnızca O'nun hakkıdır. Tevhid; vicdanlarda yer eden iman, kainatın tefsiri ve ha-yatın değişmez en hakiki nizamıdır. Peygamber (s.a.v)'ın mesajı, hayatı tağutların saltanatından kurtarıp sadece ve sadece AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a teslim etmekten ibaret olan Tevhid idi. Ya¬ni Peygamber (s.a.v) insanlığa Tevhid'in eğitim ve öğreti¬mini yaptırmıştır. Nitekim AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT-ü Teala şöyle buyuruyor:
"Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmi Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o Peygamber olarak iyiliği emreder, onları kötülükten me¬neder, onlara temiz (ve güzel) şeyleri helal, pis (ve za¬rarlı) şeyleri haram kılar. Ve üzerlerindeki ağırlıkları, sırtlarındaki zinciri atar. O peygambere inanıp ona say¬gı gösteren, yardım eden ve onunla birlikte gönderilen. Nur'a (Kur'an'a Şeriat'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır." (Araf 157)
Dikkat edilirse bu ayet-i kerime'de Peygamber (s.a.v)'ın tebliğ ettiği "Tevhid" gündeme geti¬rilmiştir. Peygamber (s.a.v)'ın tebliğ ettiği Tevhid; mükel¬lefin AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a kulluk etmek için sırtındaki sahte ilahların insan fıtratıyla çelişen ve çatışan yüklerini indirmesi ve boy¬nundaki kölelik zincirlerini parçalamasıdır. Evet, sırtında¬" sahte ilahlara mahsus olan yükü indirmeyen ve boynund¬aki kölelik zincirlerini parçalamayanın Tevhidi yoktur.
Tevhid; Bid'atlardan, felsefi kuruntulardan, beşeri ideoloji ve izmlerden bıkmış ve usanmış insanlar için biricik çare-i felahtır. Bundan ötürüdür ki Ulema-i Kiram, Tevhid; cennetin miftahıdır, demişlerdir.
Tevhid; "La İlahe İllallah" düsturunu kalben tasdik ve lisanen de ikrar etmektir. Yani Tevhid; baş eğmek için başkaldırmaktır. Evet, AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT-ü Teala'ya baş eğmek için Firav¬unlara, N emrudlara, Tiranlara, Karunlara, Krallara, Bel'amlara ve Tağutlara karşı başkaldırmayan, kendilerini toptan reddetmeyenlerin Tevhidi yoktur. Tevhid, Tağut'un red ve inkarından sonra ortaya çıkar. M. Hamdi Yazır bu konuda şöyle diyor: "Tevhid'in şartı, Tağutlan inkar et¬mektir. Mümini muvahhid olmak için AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a iman'dan ev¬vel Tağutları asla tanımamağa azmeylemektir." (Hak Dini Kur'an Dili (M. Hamdi Yazır) C:2, Sh:871, İst /1971) Görül¬düğü gibi Tağutları inkar, Tevhid'e ulaşmanın ilk adımıdır. Yani Tevhid, Tağut'u inkarla başlar.
Tağut; AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT-ü Teala'ya karşı haddi aşan ve bizzat AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT ile Hudud yarışına giren kimsedir. Başka bir ifadey¬le Tağut; AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a karşı istiğna duygusuna kapılıp insanlar üzerinde Rabblık iddiasında bulunandır. AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT-ü Teala şöy¬le buyuruyor:
"Hayır, insan tuğyankarlık eder, kendini müstağni görmekle. " (A1ak Süresi / 6-7)
Dikkat edilirse AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a karşı istiğna duygusu, tuğyankarlığın alametidir.
Tağut; taş, şekil, ya da put olsun, AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'tan başka kendisine ibadet edilen her şeydir. Esasen Tağut, insanı Al¬lah'a kulluktan çıkarıp AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'ın gayrisine kulluk etmeye zorlayan ve davet eden her şeydir. (Tefsirü Garibi'! Kur'an (İbn-i Kuteybe) Sh: 128, Beyrut /1978) İbn-i Kayyim el ¬Cevziyy şöyle diyor: "Peygamber (s.a.v)'ın getirdiklerinden başkasının hükmüne başvurmuş, onun getirdiklerinden başkasıyla insanları muhakeme edenler de tağutun hük¬müyle hükmetmiş olur. Tağut ise; ibadet edilen olsun, ken¬disine uyulan olsun, itaat edilen olsun, kulun kendisi sebe¬biyle haddini aştığı her şeydir. Buna göre bir kavmin tağu¬tu, AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'tan ve peygamber (s.a.v)'den başka hükümlerine başvurdukları yahut AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'tan gelmiş bir delil olmaksızın kendisine uydukları ya da AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a itaat olup olmadığını bil¬medikleri hususlarda itaat ettikleri kimsedir. İşte bu dün¬yanın tağutlan bunlardır. Bunlar ve bunlarla birlikte insanların durumu üzerinde dikkatle düşünecek olursanız; onların pek çoğunun AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a ve Resulü'nün hükmüne başvurup onların hükümleriyle hükmedecekleri yerde tağutun hük¬müne başvurup onun hükmüyle hükmettiklerini görürsün. (A1lamu'l Muvakkin An Rabbi'I Alemin ( İbn-i Kayyim) C: 1, Sh:4Ü, Beyrut /1991)
Tağut; AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'ın hükümlerine rağmen kendi heva ve hevesinden hüküm ve kanunlar uyduran kimsedir. Esasen AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'ın şeriatı'na mukabil ve onun yerine geçmek üzere kanun, ilke, yasa, anayasa uyduran her meclis, her parla¬mento, her kongre ve her kurultay bir tağuttur. Şunu bil¬mekte fayda vardır: "Hakimiyet kayıtsız şartsız AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'ın¬dır" düsturunu reddederek "Hakimiyet kayıtsız şartsız Mil¬letindir" safsatasının gölgesinde mücerred kendi aklıyla kanun uyduran veya başkaları tarafından uydurulan kanun ve yasalara "evet" diyerek muvafakat gösteren her parla¬mento ve parlamenter de bir Tağut'tur.
Tağut; AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT-ü Teala'ya karşı hudud tayin ederek bizzat hudud yarışına giren kimsedir. Bu konuda M. Hamdi Yazır şöyle diyor: "Tağut; İbn-i Cerir et- Taberi'nin tarifi vechile: AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a karşı tuğyankar olup kahru cebrile veya birrıza perestiş edilip mabud tutulan gerek insan, ge¬rek şeytan, gerek ve sen, gerek sanem ve gerek sahir her¬hangi bir şey demektir. Bunun tefsirinde; Şeytan veya sahir veya kahin veya insü cinnin mütemerridleri veya AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a karşı mabud tanıtıp razı olan Firavun ve Nemrud gibiler veya esnam diye müteaddid ve rivayetlere tesadüf edilir. Kadı Beyzavi buna; AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT yolundan menedenler fıkrasını da ilave etmiştir ... Demek ki Tevhidin şartı masivallah1a / AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT’ın dı¬şındakine küfretmek değil, masivallah'dan uluhiyeti nefyetmek ve bu meyanda Tağutları küfreylemek yani onları hiç tanımamak." (Hak Dini Kur'an Dili (M. Hamdi Yazır) C:2, Sh: 869-871, İst / 1971)
Dikkat edilirse Tağut'un iki boyutu vardır: Birincisi AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a karşı başkaldırmak, ikincisi ise AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT yerine insanlara karşı Rabblık taslamaktır. Aynı şekil¬de Tevhid'in de iki boyutu vardır: AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a karşı başkaldıran Tağut'ları redd ve inkar etmek, ikincisi ise AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a iman et¬mektir. Dolayısıyla AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a iman etmek olan Tevhid gün¬deme getirilirken mutlaka Tağut'un inkarı da gündeme ge¬tirilmelidir. AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT-ü Teala'ya iman etmek ne kadar önemli ise, Tağut'u inkar etmek de o kadar önemlidir. Tağut'u inkar etmenin önemi, AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a iman etmenin öneminden ileri gelmektedir. Bunun için Ashab-ı Kiram'ın kendi çocuklarına öğrettikleri ilk kelimelerden birisi de, "Amentü Billah ve Kefertü Bittağut" (Yani AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a iman ettim, Tağutu da inkar ettim, reddettim) kavlidir. (Sünen-i Daremi (Daremi) C:2, Sh:404, Beyrut / ty. Sünen (İbn-i Şeybi) C: 1, Sh:348, Beyrut / ty)
Sonuç olarak bir kimse, sadece " AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a iman ettim" demekle Tevhid'e ulaşmaz. Bir kişinin Tevhid'e ulaşması için AMENTÜLERİN ÇARPIŞMA MEYDANINIDA TEVHİD VE TAĞUT'a iman etmekle birlikte bir de Tağut'u red ve inkar etmesi lazımdır. Dolayısıyla İslami hayata girmek isteyen bir kimse, her şeyden önce Tevhid ile Tağut kelimelerinin manasını öğrenecektir. Çünkü Tevhid, bütün ibadetlerinin esasıdır.( Tathiru'1 İtikad An Edrani'l İlhad (Es-San'ani) Sh:28, Medine /1975) Tağut ise, şirk'in her boyutunun altyapısıdır. İbn-i Ebil İzz bu konuda şöyle diyor: "İslam'a ilk olarak Tevhid ile girilir. Dünyadan son olarak onunla çıkı¬lır. Nitekim Peygamber (s.a.v) şöyle buyuruyor: "Son sözü La ilahe İllallah olan cennete girer." Evet, Tevhid; ilk ve son vacibdir."
Dolayısıyla diyoruz ki Tağut; ilk inkarımız ve değişmez son düşmanımızdır. Tevhid ise, önsözümüz. Başka bir ifadeyle Tevhid, ön ömrümüz ve son ömrümüzdür.
Mustafa ÇELİK – Müşrik Toplumun Amentsü…